4 Mart 2013 Pazartesi

Veda Vakti

Eyüp Sultan! İstanbul'un en güzel semtlerinden! Bu semt Altın Boynuz diye de anılan Haliç'i barındırdığı için dünya üzerindede tanınmış mekanlara sahiptir. Bugün bu güzellikleri geride bırakan başka güzelliği yazıyorum. Bu semt sevenlerin ayrılık ve kavuşma semtidir aynı zamanda. Binlerce hatta yüzbinlerce insan Eyüp Sultan camiinde sevdiklerinden ayrılmış, Eyüp Sultan kabristanında sevdiklerine kavuşmuştur. Şahit olduğumuz son ayrılık ve kavuşmayı kelimelerle ifade edebilir miyiz acaba?
O gün Eyüp Sultan sokakları iğne yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Onbinler toplanıyordu yavaş yavaş. Gözlerinde yaşlar, dudaklarında dualar ve omuzlarında sanki dağlar yürümekte zorlanıyorlardı. Biri yürümekte zorlanırken diğeri ona kıyamıyor destek olmaya çalışıyordu, zira kayıpları acıları aynıydı. Yurdun her şehrinden gelen insanlar dört nesildi aslında. Büyükbaba, oğlu, onun oğlu, onunda oğlu... Farklı ülkelerden gelebilenlerde vardı. Gelemeyenler kendilerini ulaştıramayan vasıtalarında yaşıyorlardı aynı hüznü.

Bazı cenazelerde meslektaşlar, bazılarında akrabalar , bazılarında hemşehriler, devlet erkanındansa devlet erkanı bulunur.  Burada meslek ayrımı yoktu her meslekten, her şehirden insanlar yavaş yavaş meydanda toplanıyordu. Onlar babalarını, abilerini,kardeşlerini, amcalarını, dedelerini içinde sevgi ve yakınlık içeren herşeylerini ama en son patronlarını kaybetmişlerdi. Cenaze sahiplerini tek cümlesiyle ferahlatan, düğün sahiplerine gerçek düğün yaptıran, girdiği mekana içinde kanayan yaralarına rağmen neşe saçan sevdiklerini burada nasıl bırakacaklardı? Her davetinde bayram ettikleri sevdiklerinin bu sessiz davetinde kan ağlayarak toplanıyorlardı. Ayakları istemeyerek sürükleniyor, bedenleri adeta yalpalıyordu. Ama son bir kuvvet sevdiklerinin son davetine icabet edip sevdiklerinin sevdiklerine yakın olmaya çabalıyorlardı.

Ne hazindir ki bütün gelenler gece aldıkları haberin bir kabus olması isteğiyle geliyor fakat ortada gördükleri ismini bile söylemeye kıyamadıkları, hayatta dinlenmek nedir bilmeyen dinlenirken bile çalışan, gittiği her şehirde bir günde dokuz kişinin gönlünü yapmaya çalışan canlarından yakın cananlarının bitap, yorgun düşmüş  ama hala tebessüm eden suretini değilde tabutunu gördüklerinde gerçeği daha bir ağır acıyla yüreklerinde hissediyorlardı. Yüreklerine düşen ve artık onlarla yaşayacak yeni bir kor ateş Eyüp Sultan'ı adeta ısıtıyor kavuruyordu ve soğuğu hissetmiyorlardı..


Bu kalabalık içinde bazen öyle bir sessizlik hakim oluyordu sanki yere  tüy düşse sesi balyoz sesi gibi çıkacaktı. Sessiz çırpınışlarıyla bu derin hüzüne ortak olan kuşların kanat çırpışlarını duyabilirdiniz. İlk gelenler mi şanslı son gelenler mi bilinmez derler ama o gün biraz gecikenler fırınlardan kağıt istiyordu, hediyelik eşya satanlardan üzerinde namaza duracak kadar genişlikte bir şal. Ve bulamayanlar boyunlarını büküp arkada sıralandılar. İkindi vakti yaklaşırken semtin üzerine çöken hüzün dahada belirginleşti. Ezan sesi ayrılığı dahada yakınlaştırdı.

Ömrünü insanları doyurmaya sevindirmeye adamış insanın cenazeside aynı olmuştu.Kalabalık arttıkça meydanlara sığamayan insanlar kenarda duran lokanta, simitçi benzeri yerlere akın ediyorlardı. Maksat yemek değil oturacak ya da ayakta duracak bir yer bulup son dakikalarıda birlikte geçirmekti. Boğazlarındaki düğümlerle tek lokma yutamayacak olmalarına rağmen mekan sahibinin masasını meşgul ettikleri için aldıkları yiyecekleri sarmış gözleri ve gönülleri tek noktada kilitlenmişti...

Artık veda edilmiş sıra kavuşturmaya gelmişti ki içleri yana yana parmaklarının üzerinde adeta kaydırarak son dokunuşlarını yapmak isteyen kardeşleri birbirine kenetlenmişti. Biliyorlardı ki o çok sevdiklerine kavuşmak üzere dünya kafesini terketmiş ve Hazreti Mevlananın;
Kamil odur ki koya dünyada bir eser
Eseri olmayanın yerinde yeller eser
Sözüne uygun ardında eserler bırakıp gidiyordu, yine umut ediyorlardı ki gün batımına ilerlerken kendilerine Hazreti Mevlananın;
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne de üzül.

Kaynak: Mevlana Sözleri
http://www.guzelsozlerin.com/mevlana-sozleri.html
 "Sen benim gönlümde oldukca,Yemendede olsan benim yanımdasın... Eğer sen benim gönlümde değilsen, yanımdada olsan Yemende sayılırsın." sözlerini söylüyordu. 

Canlarının bir parçasını  sevdikleriyle birlikte toprağa bırakıp bırakıp doğrulanlar, ufuklara baktılar Eyüp Sultan'da bir güneş daha batmıştı! 

Gözleri yaşlı evlerine yönelenlerin acılarıyla birlikte kalpleride büyümüş, gönüllerinde sevdiklerinin sevdiklerinin sevgisini ayrılık hasretiyle harmanlamışlar simsiyah bir gecede mahsun boynu bükük kayboluyorlardı.

Ez cümle; O gün  Eyüp Sultan bir sevgi seline şahit olmuştu .Mühim olan bir kişinin bir kişiyi sevmesi değilde bir kişinin onbinleri sevmesi ve onbinlerin bir kişiyi sevmesiydi buna şahit olmuştu Eyüp Sultan.  Makam, mevki ve yaş gözetmeden bütün sevdikleriyle aynı mekanda vedalaşmıştı bu sevgi mimarı  buna da şahit olmuştu.
Aslında ne söylense eksikti ne anlatılsa kifayetsizdi bunlar sadece taşanlardı içimizden buna da şahit olmuştu!